11 Şubat 2015 Çarşamba

Salı Virdi: Virdü’s-Selam

Muhyiddin İbn Arabî'nin (Kaddesallahu Sirrahu) Haftalık Virdi
Salı Virdi: Virdü’s-Selam



Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla
“Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dikkatli davranın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici ve az bir menfaatini elde etmek için, ‘sen mümin değilsin’ demeyin! Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimet vardır. Önceden siz de böyle idiniz, Allah size lütfetti de imanla şereflendiniz. Öyleyse iyi anlayın, dinleyin çok dikkatli davranın! Muhakkak ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” “Allah onunla, rızasını izleyenleri selâmet yollarına iletir, onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir.” “Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman onlara, ‘selâm sizlere!’ de! Rabbiniz merhameti kendi Zâtına temel bir ahlak edinmiştir. Sizden kim bilmeyerek bir günah işler de sonra ardından tevbe eder ve halini düzeltirse O’nun da Ğafûr ve Rahîm (çok affedici ve merhametli) olduğunu bilmelidir.” “İki taraf arasında bir perde, A’râf üzerinde de Cennetlik ve Cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz Cennet’e girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak Cennetliklere ‘selâmün aleyküm!’ diye seslenirler.” “Onların orada duaları; Sübhansın Allahım! Her türlü noksandan münezzeh ve yücesin!, birbirlerine iyi dilek ve temennileri ise hep ‘selâm!’dır. Duaları ‘el-hamdülillahi Rabbilâlemin/hamd Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.’ diye sona erer.” “Ey Nuh, denildi, sana ve beraberinde bulunan mümin topluluklara Bizim tarafımızdan bir selâmet ve çok bereketlerle gemiden in! Gelecek nesiller içinde niceleri de olacak ki onları dünyada bir müddet yaşatacağız, sonra da Biz’den onlara gayet acı bir azap dokunacaktır.” “Bir zaman da elçilerimiz İbrahim’e (aleyhisselâm) varıp onu müjdelemek üzere ‘selâm sana!’ dediler. O da, ‘size de selâm!’ deyip çok kalmadan, elinde nefis, güzelce kızartılmış körpe bir dana getirip ikram etti.” “Sabretmenize karşılık size selâmlar, selâmetler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu! diyecekler.” “İman edip yararlı işler yapanlar, içlerinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirilecekler, Rabbilerinin izniyle orada devamlı kalacaklardır. Orada karşılaştıklarında iyi dilek temennileri ‘selâm’ olacaktır.” “Şeytana uymaktan korunan müttakiler ise cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. “Selâmetle, emin olarak girin oraya! (denir onlara).” “Onlara İbrahim’in (aleyhisselâm) misafirlerinden de bahset. Onlar ki melekler canlarını tatlılıkla alırlar: Selâm size! Yaptığınız işlerden dolayı buyurun Cennet’e! derler.” “Doğduğu gün de, vefat ettiği gün de, diriltilip kabirden kalkacağı gün de selâm olsun ona!” “Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selâm üzerime olsun!” “İbrahim (aleyhisselâm): ‘Selâmetle, hoşça kal!’ dedi. Rabbimden senin için af dileyeceğim. O gerçekten bana karşı çok lütufkârdır.” “Orada onlar boş ve anlamsız söz işitmezler, sadece selâm ve selâmet sözleri duyarlar. Orada ziyafetleri sabah akşam kendilerine sunulacaktır.” “Haydi, varın da şöyle deyin ona: Rabbin tarafından gönderilen elçileriz biz sana! İsrailoğullarını bizimle gönder ve işkence etme onlara! Rabbinden bir belge ile geldik biz sana. Kurtuluş hastır bu doğru yolu tutanlara!” “Biz ateşe şöyle ferman ettik: Dokunma İbrahim’e! Serin ve selâmet ol ona!” “Rahman’ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa ‘selâmetle!’ derler.” “İşte onlara, hak yolda sabır ve sebat göstermelerine karşılık, kendilerine Cennet’in üstün sarayları verilecek. Oraya selâmla, hürmetle buyur edileceklerdir.” “De ki: Hamd olsun Allah’a, selâm olsun seçtiği kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O’na ortak saydıkları şeyler mi!” “Anlamsız, çirkin sözler işitince yüzlerini çevirip uzak durur ve şöyle derler: Bizim işlerimiz bize, sizinkiler de size aittir. Selâm olsun size, hoşça kalın! Cahillerle arkadaşlık etmeyi arzulamayız biz!” “Allah’a kavuşacakları gün: ‘Selâm!’ iltifatı ile karşılanırlar. O, onlara pek değerli ve cömertçe bir mükâfat hazırlamıştır.” “Rabb-i Rahim’den sözle olan bir selâm yine onlara...” “Bütün milletler içinden selâm var Nûh’a.” “Selam olsun İbrahim’e.” “Selam olsun Mûsâ ile Harun’a.” “Selam olsun İlyas’a.” “Selam bütün peygamberlere. Bütün hamdler Âlemlerin Rabbi Allah’adır.” “Rabbilerini sayıp O’na karşı gelmekten sakınanlar ise bölük bölük Cennet’e sevkolunurlar. Nihayet oraya varıp da kapıları açılınca Cennet bekçileri selâm olsun sizlere, ne mutlu size! Haydi, ebediyyen kalmak üzere, giriniz oraya!” derler.” “Şimdi sen onlardan yüz çevir ve: ‘Selâm size!’ de. Artık yakında mâruz kalacakları âkıbeti öğrenirler.” “Haydi, selâmetle girin oraya, bugün artık ebediyet günüdür!” “Onlar yanına varınca: ‘Selam!’ dediler. O da: ‘Size de Selam!’ diye cevap verdi, ama içinden: Bunlar tanımadığım kimseler, hayırdır inşaallah! dedi.” “Onlar Cennet’te ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir laf işitmezler. İşittikleri söz, hep, “selâm! Selâm!” sesleridir.” “Selâm sana ashâb-ı yeminden!” “Cehennemliklerle Cennetlikler elbette bir olmaz. Felah ve başarıya erenler, Cennetliklerdir. Eğer Biz bu Kur’ân’ı bir dağın tepesine indirseydik onun, Allah’a ta’zîmi sebebiyle başını eğip parçalandığını görürdün. İşte bunlar birtakım misallerdir ki düşünüp istifade etmeleri için, Biz onları insanlara anlatıyoruz. Allah’tır gerçek İlah! O’ndan başka yoktur ilah. Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O Rahmandır, Rahîmdir. Allah’tır gerçek İlah! O’ndan başka yoktur ilah! O Melik’tir, Kuddûs’tür, Selâm’dır, Mü’min’dir, Müheymin’dir, Azîz’dir, Cebbâr’dır, Mütekebbir’dir. Allah, müşriklerin iddialarından münezzeh ve yücedir. Allah o gerçek İlahtır ki Halık’tır, Bârî’dir, Musavvir’dir. Hâsılı, en güzel isimler ve vasıflar O’nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O’nu tesbih ve tenzih eder. O, Azîz’dir, Hakîm’dir.” “Biz Kur’ân’ı indirdik Kadir gecesi. Bilir misin nedir kadir gecesi? Bin aydan daha hayırlıdır kadir gecesi. O gece Rabbilerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner. Artık o gece bir selâmettir gider, tâ tan ağarana kadar.”


0 yorum :

Yorum Gönder